Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | işsizlik yardımı | unemployment benefit i. | ||
The third important amendment proposed by the Commission concerns unemployment benefits for cross-frontier workers. Komisyon tarafından önerilen üçüncü önemli değişiklik, sınır ötesi çalışanlara yönelik işsizlik yardımlarıyla ilgilidir. More Sentences |
||||
Politics | ||||
Siyasal | işsizlik yardımı | unemployment benefit i. | ||
Secondly, the difference between unemployment benefits and wages is too small. İkinci olarak, işsizlik yardımları ile ücretler arasındaki fark çok azdır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | işsizlik yardımı | dole i. | ||
Genel | işsizlik yardımı | jobless check-help-benefit i. | ||
Genel | işsizlik yardımı | dole money i. | ||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | işsizlik yardımı | unemployment compensation i. | ||
Ticaret/Ekonomi | işsizlik yardımı | dole i. | ||
Ticaret/Ekonomi | işsizlik yardımı | benefit i. | ||
Politics | ||||
Siyasal | işsizlik yardımı | unemployment assistance i. | ||
Siyasal | işsizlik yardımı | buroo i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Idioms | ||||
Deyim | işsizlik yardımı alarak | on the dole zf. | ||
Tom has been on the dole since the 6th of August, when he lost his job. Tom işini kaybettiğinde ağustosun altısından beri işsizlik yardımı alıyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | işsizlik yardımı almak | go on the dole f. | ||
Genel | işsizlik yardımı almak | be on the dole f. | ||
Genel | devletten düzenli işsizlik yardımı alarak | on the dole zf. | ||
Idioms | ||||
Deyim | sosyal yardım/işsizlik yardımı alan | on the buroo expr. |